ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

ALİAĞA

ALİAĞA İLÇE TANITIM
aliağa
izmir aliağa
aliağa izmir
aliağa resimler
aliağa fotoğraflar
aliağa manzaralar
aliağa görüntüler
aliağa video
aliağa spor
aliağa yemekleri
aliağa haber
aliağa haritası
aliağa tarih
aliağa coğrafya
aliağa nüfus
aliağa ulaşım
aliağa iklim
aliağa ekonomi
aliağa turizm
aliağa otel
aliağa sağlık
aliağa hastahanesi
aliağa devlet hastahanesi
aliağa iş
aliağa haber
aliağa pansiyon
aliağa yurt
aliağa konaklama
aliağa konut
aliağa emlak
aliağa satılık
aliağa kiralık
aliağa arsa
aliağa araç
aliağa ekonomi
aliağa sanayi
aliağa ticaret
aliağa tarım
aliağa hayvancılık
aliağa eğitim
aliağa okul
aliağa lisesi
aliağa rafineri
aliağa doğa
aliağa gezi
aliağa tatil
aliağa deniz
aliağa kum
aliağa turist
aliağa aşk
aliağa kültür
aliağa sanat
aliağa dağları
Kyme: Oniki Aiol Kenti arasında en büyüğü olan Kyme Kenti, Aliağa Çakmaklı Köyü yakınlarındadır. Nemrut Körfezi'nde yer alan Kyme, Strabon’a göre, “Fricio locrico”dan gelen kavim tarafından kurulmuştur; kentin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, “Pelasgiler”e atıfta bulunulması, Anadolu kıyılarında kurulmaya başlayan ilk merkezleri akla getirmekte ve Myrina ile aynı kuruluş tarihinden yola çıkılarak, M.Ö.1046 yıllarına tarihlendirilmektedir. Limanından dolayı Arkaik Dönem’den beri önemini koruyan Kyme, bir liman kenti olmasının yanı sıra, para bastıran ilk şehirlerdendir. İlk basılan sikkelerde; dış yuvarlağı içine yerleştirilen karede, at başı figürünün bulunduğu dikkati çekmektedir. Klasik Dönem’de Ege şehirlerinin siyasi durumu çerçevesinde Kyme’nin önemli bir yeri olmuş; Ege Birliğini oluşturan şehirlerin başkanlığına getirilmiştir. M.Ö. IV. yüzyılda ticari yöndeki önemini devam ettirdiği, o devirde basılan paralardan ve şehrin ambleminin basılı olduğu bir amphora sapından anlaşılmaktadır. Şehrin önemini Roma Dönemi’nde, özellikle İmparatorluğun ilk dönemlerinde korumaya devam ettiği ele geçirilen arkeolojik kalıntılar ve antik kaynaklardan anlaşılmaktadır.
Bizans ve Ortaçağ Dönemleri’ne ait geniş bir bilgi olmamakla birlikte, bulunan az miktardaki kalıntılar ile bir kardinalin ikamet yeri olduğu şeklindeki bilgi, bu dönemde de belli bir öneme sahip olduğunu düşündürmektedir. Bölgede ilk incelemelere 19.yüzyıl sonlarında Myrina yakınlarında kazılar yapmakta iken Kyme’de de deneme çukurları açan Reinach tarafından başlanmış; yapılan kazılarda bir nekropol ve Arkaik Dönem’e ait birkaç taş heykel bulunmuştur. Gerçek anlamdaki ilk arkeolojik kazı Prag Üniversitesi’nden A.SALAÇ başkanlığında yapılmış ve kazılar sırasında tapınak, portik ve evler ele geçmiştir. Kyme’nin kalıntıları diğer kentlerin kalıntılarında olduğu gibi yağmalanmış; taşlar yöredeki kent sakinleri tarafından yeni yapıların yapımında kullanılmıştır. Bu nedenle de ünlü Kyme kentinden günümüze pek az kalıntı gelebilmiştir.
1980 yılından itibaren İzmir Arkeoloji Müzesi’nin yapmış olduğu çalışmalarda Agora ve çevresindeki yapılar gün ışığına çıkarılmış, sur kalıntılarından geriye kalan bölüm yakınında güzel bir mozaik ile örtülü zemini olan bir oda ele geçirilmiştir.1982-1985 yılları arasında İzmir Arkeoloji Müzesi ile Catania Üniversitesi’nin sürdürmüş olduğu ortak çalışmada sadece kıyı şeridi ele alınmıştır. Kıyı şeridinin ortasında, her ne kadar büyük bir kısmı denizde gömülü veya su içinde ise de görülebilen önemli liman yapılarının bulunduğu ve büyük dalga kıranın başlangıç noktası ile aynı doğrultuda at nalı biçiminde, bir yükseklikte sınırlandırılmış yerin dış kısmında araştırmalar yapılmıştır; kazılar sırasında ele geçirilen en önemli buluntu, at nalı biçimindeki tepe altında rastlanan büyük ortaçağ yapısıdır; yapının, limanın orta kısmında kalan alanı korumak üzere M.Ö.XII. yüzyılda bir kale olarak inşa edildiği anlaşılmaktadır.
1986 yılından itibaren Catania Üniversitesi’nden Prof.Dr.Sebastiana LAGONA başkanlığında yürütülen çalışmalarda, 1988yılında Kyme’de Arkaik, Helenistik başta olmak üzere, Roma ve Bizans Dönemleri’ne ait önemli kalıntılar bulunmuş; ilk kez Arkaik Dönem yerleşim yapılarına rastlanmıştır. Kyme Kenti sürdürülen çalışmalar sırasında Roma dönemlerine ait agora, tiyatro, sıcak su kaplıca hamamı, sarnıçlı tüccar evi, su kemeri, sütunlu yol ve kale duvarları, atık su, fosseptik ve lağım sistemi, sayısız amfora kalıntıları ve denize 150 metre giren liman kalıntıları gibi çok sayıda bulgu ortaya çıkartıldı. Bizans dönemine ait bir kilise bulunmuştur. Kyme Kenti’ndeki çalışmalar 2008 yılından itibaren İtalya Calabria Üniversitesi Prof. Dr. Antonio La Marca başkanlığındaki bir ekip tarafından yürütülmektedir.
Myrina: Aiolis bölgesinin önemli bir kenti olan Myrina, Batı Anadolu’da Çandarlı körfezinin en son koyunda, doğa ile iç içe yaşayan bir antik kenttir. İzmir-Çanakkale kara yolu üzerinde Aliağa’dan sonra Güzelhisar (Pythikos) Çayı üzerindeki köprü geçildikten sonra deniz yönüne dönüldüğünde küçük bir tepenin yamacındadır Myrina ilk kez Delos Birliğine talent ödemesiyle ismini tarihte duyurmuştur. Myrina M.Ö. 560’dn sonraki yıllarda Lydia Kralı Kroisos’un egemenliğini tanımış, M.Ö. 454-425’de Atina konfederasyonu içerisinde ismi geçmiştir. Anadolu’nun Pers istilasına uğradığı yıllarda, M.Ö. 475 de Xerkes bu kenti Gongylos’a vermiştir. Myrina M.Ö. 334’ de bütün Aiol devletleri gibi Büyük İskender’in egemenliğini kabul etmek zorunda kalmış; onun ölümünden sonra M.Ö. 188’de Bergama Krallığına katılmıştır.
Gryneion: Apollon mabedi ile ünlü kentin kuruluşu kesin olarak bilinmemektedir. Strabon, Batı Anadolu’daki Apollon mabetlerinin en ünlüsünün burada olduğunu söylemektedir. Gryneion’un tarihte ilk kez ismi M.Ö. V.yy.da Atina Deniz Birliğinin üyesi olarak geçmiştir. Yazılı kaynaklardan öğrenildiğine göre, Gryneion başlangıçta birliğe vergi olarak gelirinin 1/6 sını talent olarak ödemiştir. Sonraki yıllarda bu vergi 1/3’e yükseltilmiştir. M.Ö. V.yy.ın sonunda Peloponnessos savaşlarında Sparta’ya yenilen Atina, Anadolu’daki gücünü Perslere kaptırmıştır. Bunun sonucu olarak Gryneion Pers Satrabına yılda 50 talent vergi vermeye başlamıştır. Perslerin yöredeki üstünlüğü M.Ö.335’e kadar sürmüştür. İskender Anadolu seferine çıkmadan önce Makedonyalı komutanı Parmeion’u ön hazırlık ve köprü başı kurması için göndermiş, Parmeion ani bir baskınla Gryneion’u ele geçirmiş, kenti yakıp yıkmış ve halkını da esir almıştır. Böylece Gryneion’un bağımsızlığı sona ermiş, Helenistik dönemde de Myrina’ya bağlanmıştır. Bundan sonra kentin adı yalnızca Apollon kutsal alanından ötürü tarihte ismi geçmeye başlamıştır. Roma çağında kent iyice sönükleşmiş, Myrina’ya bağlı bir tapınak yeri durumuna düşmüştür. Artık tarihte burası Kehanet yeri olarak kabul edilen Apollon tapınağı ile anılmaya başlamıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder