ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

BERGAMA

bergama izmir
Büyük İskender’in M.Ö. 334 yılında Doğu seferine çıkmasıyla Persler’in Andaolu’daki 200 yıllık saltanatı son bulmuştur. Bu tarihten sonra tüm Batı Anadolu’da olduğu gibi Pergamon da Makedonya Krallığı’nın hakimiyeti altına girmiştir. Ancak İskender’in 33 yaşında amansız ölümüyle İmparatorluğun toprakları, uzun süren mücadeleler sonucunda, ardılları arasında paylaşılmıştır. M.Ö. 301 yılında Pergamon yöresini ele geçiren Makedonyalı Komutan Lysimachos krallığını ilan etmiş ve 9000 talentlik savaş ganimetini Kale’de tutması için Philetairos adlı subayı görevlendirmiştir. M.Ö. 282 yılında isyan çıkaran Philetairos yönetime el koymuş ve yaklaşık 150 sürecek olan Bergama Krallığı’nın temelleri atılmıştır.
Allianoi, Helenistik Çağ sonrasında (İÖ.2.yy) Bergama'nın 18 kilometre kuzeydoğusunda kurulmuş. MS.2. yüzyılda büyük gelişme gösteren Allianoi, "Sağlık Tanrısı Asklepois"in yurdu olarak biliniyor. ASKLEPIOS Antik Grek mitolojisinde hasta insanlara şifa dağıtan, hekimliğin ve tıp biliminin tanrısıydı. Apolion oğlu Asklepiosu yarı at yarı insan olan Khiron'a emanet etti. Khiron ona okuma, yazma ve önemli hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların formüllerini öğretti. Asklepios’un ünü kısa sürede yayıldı. Asklepios ölüleri de diriltiyordu. Zeus buna kızdığı için Asklepiosu öldürttü. Yunanlılar asklepiosun adını yaşatmak amacı ile aynı isimle sağlık merkezleri yaptılar. Allianoi de bunlardan biri. Topraklarından 45 derece kükürtlü su çıkan şifa merkezi Atlianoi, bu özelliğiyle dünyanın dört merkezinden biri. Pergamon Krallığı'nın sayfiye yeri olan bölge, yıllarca Hydroterapi
MS 11.yüzyılın sonuna kadar Bakırçay havzasında önemli bir sağlık yurdu olarak kullanıldığı ve Bergama Asklepion 'unda yapılan psikoterapi tedavi merkezinden farklı olarak burada daha çok 'hydroterapi' uygulandığı yönündeki görüşler de güçlendi. Bergama'nın yaklaşık 23 kilometre doğusunda Bergama-İvrindi karayolunun üzerinde yapılan kazı çalışmalarıyla ortaya çıkarılan Allianoi antik yerleşmesi M.Ö 1. yüzyılda Paşa Ilıcası ve çevresinde kurulmuş. 1998–99 yılı kazıları sonucunda Helenistik Çağ, mimari, buluntularının yanı sıra özellikle M.S 2.yüzyıla ait pek çok arkeolojik eser ele geçirildi. Ayrıca kazılarda; çok sayıda heykeltıraşlık eser, metal eserler, çanak çömlek, kandiller, kemik objeler, çok sayıda üzeri işlemeli cam eser, 1500 civarında altın, gümüş ve bronz sikke, en son olarak da 2. yüzyıl Roma döneminden kalma bir metre 60 santim uzunluğunda kırılmamış olduğu için Büyük önem taşıyan mermer Afrodit heykeli bulundu. Bu güne kadar kazıda çıkanlar Afrodit heykeli, iki Asklepios başı, torsolsr, termal havuzlar, heykeltıraşlık parçalar, dükkânlar, çeşme, şarap imalathanesi, seramik fırınları, antik kaideler. Selçuk Minaresi XIII ile XIV. yüzyıllarda inşa edildiği tahmin edilmektedir. Minare kapısı dıştan Bursa, içten Selçuk tipi sivri kemerlidir. Gövdesi lacivert, firuze ve yeşil renkli sırlı tuğlalarla örülmüştür. Petek kısmı tas ve tuğla karışık olarak yapılmış 6 ve 3 köseli sırlı tuğla ile kaplanmıştır.
Saraçlar arastası ile Ekin loncasının Şeftali Sokağı arasındadır. İnşa tarzına göre, hanın XIV-XV. yüzyıllarında yapıldığı tahmin olunmaktadır. Burada, üstü tonozlu bir çarşının da bulunduğu kalan izlerden anlaşılmaktadır. Çarşı içine açılan kapı kanatlarının 2 m. daha içerde olduğunu kapı üstündeki oda, dört duvar üstüne oturtulmuş kubbesiyle bugüne kadar sağlam kalmıştır. Bu odanın ikili üçlü ufki tuğlaların çevirdiği küçük yönü taşlarla yapılan muhtelif klasik duvarında bir penceresi vardır. Burada bulunan Bursa tipi bir kemer, 15 cm. kadar bir girinti yaparak bir niş vücuda getirmiş ve boş sathinin içinde iki merkezli klasik kemerle pencere açılmıştır. Odanın cephe saçağı altında küçük tuğladan konsolcuklar kullanılmıştır. Başka binalarda görünmeyen bu tarz, Bergama için bir özellik taşımaktadır. Dört köşe olan avluyu iki kat eyvan (hayat) çevirmektedir. Bunlardan alttakiler tonoz, üsttekiler kubbe ile örtülüdür. Dört köşe olan ayaklar kaba yontulu taş ve kireç harçla yapılmıştır. Bunlara kemerler ve kemerler üzerine de tonozlar binmektedir, ikinci katta ise kubbeler iki paye ile duvardaki kemere bağlanan yan kemerlerin teşkil ettiği dört yarım daire üzerine oturtulmuştur. Eyvanı teşkil eden her kemerin arka taraflarına birer oda yapılmıştır. Odalar yarım direk şeklindeki tonozlarla örtülüdür.
Hükümet Konağı yanındadır. Kubbesi kurşun kaplı olduğundan bu adı almıştır. Doğuya bakan duvarındaki iki satır kitabesine göre, bu cami, Safi’nin oğlu Hacı hasan tarafından 873(1439) tarihinde yaptırılmıştır. Cami,9.10 metrekare teşkil eden bir plan üzerine yapılmıştır. Kubbesinin çapı 9.20 m.dir. Duvarlarının bitimindeki kirpi saçağı yerine, 45 derecelik geniş kenarlı ve altı dişli 20 cm. kadar çıkıntısı olan taş silmeler yapılmıştır. Kubbe kasnağı daha küçük açık renk yontu taşlardan örülmüştür. Üzerinde 45 derecelik kenar bulunan bir silme ile 8 köşeli kubbe kasnağının üstü tamamlanmıştır. Binanın içinde, kasnaktan kubbeye geçişi sağlamak için büyük bademler meydana getirilmiştir. Bu suretle dört köşeden 8 köşeye geçişi temin eden ve istalaktitlerle süslenen köşeler yerine, kasnağın yüksekliğini gösteren duvar kısmı üzerinde büyük bademler vücuda getirilmiştir. Güney duvarında üstte iki ve batı duvarında üstte biri sade, biri söveli iki, alt kısmında da kemerli iki büyük pencere vardır. Bunların tamir sırasında açıldığı veya genişletildiği anlaşılmaktadır. Son cemaat mahalli 3.5x 9 m. ölçüsünde olup, doğu tarafındadır. Esasında burasının iki kubbe ile örtülü olduğu kemer izlerinden ve konsol taşından belli olmaktadır. Burada da bademlerle süslü bir mihrap vardır. Caminin kuzeye bakan şimdiki kapısı sonradan açılmıştır. Eski kapının, kitabenin altında bulunduğu kapıya azamet veren silmeler belli etmektedir. Zemin, 4 köşe tuğla köşelidir. Minber ahşaptır. Mihrap, 4 sıra bademlerden meydana getirilmiş alçı istalaktitlerle süslenmiştir. Mahfel sonradan yapılmıştır. Minare, cami duvarının kuzey-doğu köşesindedir. Bina ile birlikte yontulu taştan inşa olunmuştur. Kapısı, cami esas kapısıyla yan yana dışa açılmış bulunmaktadır. Sarı taştan ve temiz bir taş işçiliği ile vücuda getirilen minarenin 20 m. yüksekliği olup, şerefesine kadar 41 basamağı vardır. Cami, muhtelif zamanlarda çeşitli tamir görmüştür. Birçok yerleri, tamir ve temizlik sıva ve badana ile örtülmüştür. Bu yüzden binanın asaletini gösteren taşlar kapatılmış bulunmaktadır. Caddeye bakan duvardaki Maşallah yazılı levha,1301 (1885)tarihinde konmuştur. Burada bulunan yılan kabartmalı bir taş sökülerek İzmir’e götürülmüş, orada kayığa konurken denize düşürülmüştür.(1) Cami Avlusu 30 yıl önceye kadar mezarlıktı. Burada Karaosman oğulları sülalesine ait mezarlar da bulunuyordu. Bergama’da iki büyük vakfiyesi ile birçok mal ve mülk bırakan Karaosmanlar’dan Hacı Ömer Ağa’nın oğlu Hacı Mehmet Ağa’nın 1247(1842)tarihli mezar taşı da buradan Müze bahçesine kaldırılmıştır.

Hamam, 1258 (1842)senesindeki sel baskınında harap olmuştur. Bugün beş ev arasında kalan bu binanın bir kısım yerleri ayakta bir kısım yerleri ayakta durmaktadır.(1) Kitabesi yoktur. İnşa tarzına göre, Ulucami ile birlikte yapılmış olduğu tahmin olunmaktadır. Hamam, tezyinatının zenginliği ve çeşitliliği itibariyle sanat bakımından üstün bir değer taşımaktadır. Hamamının cephesi 9,derinliği 22 ve kubbesine kadar yüksekliği 5 m.dir.Cephenin ortasında bulunan kapısından soyunma yerine girilmektedir. Burayı örten büyük kubbe sağlam kalmış, diğer kubbeler ise yıkılmıştır. Soyunma yerinden, sivri kemerli bir kapı ile ikinci bölüme girilmektedir. Burada sağda birer kubbeli üç halvet, solunda biri tonoz, ikisi kubbeli olmak üzere halvet ve sofa bulunmaktadır. Hamam, adi taş, tuğla ve kireç harçla yapılmış ve dört duvar üstüne kubbeler oturtulmuştur.
Dört köşeden daireye geçiş sırasında köşelerde istalaktitli tezyinat meydana getirilerek boşluk örtülmüştür. Duvar sıvalarının üzeri kalem işleriyle işlenilmek suretiyle de güzellik sağlanmıştır. İstalaktitler değişik şekillerde meydana getirilmiştir. İçbükey geçmeli tabakaları dışbükey olanlar izlemiştir. Bunlar, birbiri üzerine katmer katmer çıkmaktadır. Bugün tamamıyla sökülmüş olan döşemenin altındaki cehennem yollarıyla hamamın ısıtıldığı izlerden belli olmaktadır. Duvarlarda yan yana görülen dar künklerden sıcak-soğuk su akmıştır. Ayrıca, hamamın havasını değiştirmek için kubbelere kadar çıkan künk bacalar da bulunmaktadır. Hamamın arkasında ve çay boyunda bir evin bahçesinde bulunan su mahzeni ile külhanı oldukça sağlamdır. Bunun genişliği 2,uzunluğu 12, yüksekliği 2m.dir.
Şadırvan caddesindedir.Eskiden burada çeşitli eşya satıldığı için bu adı muhafaza etmiştir. Kitabesi yoktur. Yapı tarzına göre XVI.-XVII. yüzyıl arasında yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Bedesten’in dört tarafında 4 kapısı bulunuyordu. Bu kapıları çeviren kemerlerin genişliği 2.4,yüksekliği 2.7 m.dir. Loncaya açılan kemerlerin kapısında, kapı kanadının üst mil yuvası ile söve yatağı bugüne kadar kalmış bulunmaktadır. Bugünkü kapısı (2.9x3 m. ölçüsündedir.)sonradan açılmıştır. Bir de mescit altına açılan daraltılmış kapısı vardır. Bedesten 21.4x13.9 ölçüsündedir.6 kubbelidir. Kubbeler 1.4m. kalınlığında olan iki fil ayağı ile duvarlarındaki 24 sivri kemer üzerine oturtulmuştur. Yanlara açılan kapıların üzerine fil ayaklarından gelen kemerler kapının tam ortasında bulunmaktadır. Burası, binanın en zayıf noktasını oluşturmasına rağmen kemerlerde hiçbir tasman görülmemektedir. Bu tarafı fen adamları tarafından incelenmeğe değer bir konu olabilir. Yüksekliği 9.75, açıklığı 5.2 m. olan kemerlerin birbirine bağlanması ve binanın açılmasını önlemek için atılan ahşap gergilerden bugün ancak delikleri kalmıştır. Işık ve hava için kubbelerde tepe pencereleri bulunduğu gibi duvarlarda da küçük ışık pencereleri açılmıştır. Binada devrinin özelliklerini taşıyan inşaat malzemesi kullanılmıştır. Kubbeler, tuğladan 35cm.kalınlığında yapılmıştır. Tuğlalar arasındaki harç kalınlığı tuğlanın kalınlığı kadardır. Bu da yapı tekniğinin ayrı özelliklerinden biridir. Bedestenin saçaklarında, kirpi saçakları bulunmak lazım gelirken bunların bir kısmı dış etkilerle bozulmuştur. Konya Ereğli’sinde ve Tekirdağ gibi ki üç yerde bulunan benzerleri arasında, devrinin büyük bir sanat eseri olan bu bina, harap olmaktan ve etrafını saran dükkânlardan kurtarıldığı takdirde Bergama bir abide kazanmış olacaktır.

Uzun çarşıda Hacı Hakim Camisi’nin karşısındadır. Erkek ve kadınlar için iki bölüme ayrıldığından Çifte hamamlar veya çarşı hamamı denilir. Kapısı üstündeki boşlukta kitabesinin bulunduğu sanılmaktadır. 1336(1918)tarihli berat bu hamamın Hacı Hakim Camisi’ne vakfedildiğini yazmaktadır. Hamam, 22x30 m. ölçüsündedir. Aynı teşkilatı bulunan erkek ve kadınlar bölümünde on ikişerden 24 kubbe vardır. Cadde boyundaki iki kubbesi büyüktür. 4’ü orta,16’sı küçük kubbe olup, iki de tonoz örtü vardır. Erkekler hamamının kapısı çarşıya açılmıştır. Kanadın istinat ettiği basık kemerin içi Bursa tipi kemerdir. Kapıdan soyunma yerine inilmektedir. Ortada bir havuz, kenarlarda da kafesli soyunma odaları vardır. Burada bulunan büyük kubbeye geçidi temin için köşelerde ¼ küreler teşkil edilmiştir. Hamamın duvarları 1-1,5 m. kalınlığında olup, tuğla arasına yonu taş koyma usulü ile yapılmıştır. Kirpi saçaklarının bir kısmı, cadde boyunca dizilmiş olan dükkânlar tarafından bozulmuştur. Soyunma yerinin son köşesinde bulunan bir kapıdan soğukluğa girilir. Burada büyükçe bir kubbenin etrafında dört küçük kubbe bulunmaktadır. Bunlardan sağdakiler ayakyolu ile temizlik odasıdır. Buradan bir kapı ile yıkanma yerine geçilir. Bu kapı da diğerleri gibi istalaktitlerle süslenmiştir. Yıkanma yerinin ortasında, orta büyüklükte bir kubbe ile örtülü göbek taşı, küçük kubbelerle örtülü iki halvet ve üç yıkanma odası sofa vardır. Göbek taşı, yarım daire geçmelerle bağlanmış olan göbek taşının ortasındaki 8 köşe bir mermer, her iki mermer arasına konan kırmızı ve siyah somakilerle çerçevelenmiştir. Halvetlerde ikişerden 7 kurna vardır. Her kurnanın üzerindeki tezyinat ayrıdır. Halvetlerden birisinin döşemesi büyük bir zevkle işlenmiştir. Ortada yeşil somaki, etrafında 20cm.mermer bordur, bunun dışında 25 cm. genişliğinde 6 köşe,3 köşesinde de mermer ve kırmızı somakilerle bir ikinci bordur çevrilmiştir. Bu bordur dışında 40 cm. genişliğinde mermer plaka ile zemin tezyin edilmiştir. Hamamın mermer plaka döşemesinin kenarlarındaki küçük oluklar kullanılmış suları kanala akıtmaktadır. Kubbelerdeki fanus ve cam örtülü yıldız biçimindeki küçük deliklerden hamamın içine ışık sızmaktadır. Hamamın ısıtma tertibatı külhana bağlıdır. Külhan hamamın arkasındadır. Burada bulunan kazanın sıcak suyu, yıkanma yerlerine akmaktadır. Soğuk su taksimi de aynıdır. Külhandan gelen alev ve sıcaklığın, mermer döşemenin altındaki 15 kadar cehennem yolunda (Köhnez) dolaşmasıyla hamam ısıtılmaktadır. Bu yolların muhtelif yerlerinde delikler vardır. Bunlar göbek taşı ve oturaklar gibi yüksekçe olan yerlerin altındadır. Cehennem yolunun işlemesi ve buralara kaçan dumanın dışarı çıkması için de soğukluğun büyük kubbesine bitişik yan duvarının iç kısmında birer baca yapılmıştır. Ayrıca künkten havayı temizlemek için 35 baca vardır. Kadınlar bölümünün kapısı, Kulaksız Cami minaresinin karşısındadır. Merdivenle inilen eski kapısı kapatılmıştır. Burada, bir mermer levha üzerinde (Sure-i İhlas)’ın yarısının çift yazısı vardır. Yeni açılan kapısından içeri girilince merdivenle soyunma yerine inilmektedir. Eskiden büyük kubbesinin etrafında bulunan süslerden bugün hiçbir iz kalmamıştır. Yalnız kubbe intikal şekillerini süsleyen istalaktitler durmaktadır. Hamamın dört tarafını saran dükkânlar kaldırıldığı zaman, Bursa’daki Meydaneli Hamama benzeyen ve devrinin sanat bakımından tarihi kıymeti haiz bir şaheseri olan bu binayı bütün görkemiyle görmek mümkün olabilecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder