ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

KEMALPAŞA

kemalpaşa resimler
kemalpaşa fotoğraflar
kemalpaşa manzaralar
kemalpaşa görüntüler
kemalpaşa video
kemalpaşa spor
kemalpaşa yemekleri
kemalpaşa haber
kemalpaşa haritası
kemalpaşa ulaşım
kemalpaşa nüfus
kemalpaşa iklim
kemalpaşa turizm
kemalpaşa otel
kemalpaşa yurt
kemalpaşa pansiyon
kemalpaşa konaklama
kemalpaşa ekonomi
kemalpaşa sanayi
kemalpaşa ticaret
kemalpaşa tarım
kemalpaşa hayvancılık
kemalpaşa konut
kemalpaşa emlak
kemalpaşa arsa
kemalpaşa kiralık
kemalpaşa satılık
kemalpaşa araç
kemalpaşa kültür
kemalpaşa sanat
kemalpaşa sağlık
kemalpaşa hastahaneleri
kemalpaşa devlet hastahanesi
kemalpaşa iş
kemalpaşa meb
kemalpaşa emniyet
kemalpaşa doğa
kemalpaşa gezi
kemalpaşa tatil
kemalpaşa eğitim
kemalpaşa okul
kemalpaşa lisesi
kemalpaşa coğrafya
kemalpaşa dağları
kemalpaşa akarsuları
kemalpaş dernek
kemalpaşa
Ege Bölgesi’nin doğu-batı doğrultulu ve geniş tabanlı ovaları ile onları birbirinden ayıran aynı doğrultudaki dağ sıraları bulunmakta, İzmir İlinin yüzey şekilleri oldukça parçalı ve çeşitli bir yapı göstermektedir. Gediz Ovası İl sınırlarına girmeden önce Spil (Manisa) Dağı engeliyle karşılaşarak ikiye ayrılır. Bir kol körfezi andırır biçimde Spil Dağının güneyine gidip Nif (Kemalpaşa) Ovasını oluşturur. Bu ova 260 m. Yüksekliğindeki Belkahve eşiği işe İzmir Körfezi kıyısındaki yer alan ovadan ayrılır. Ovanın öteki kolu ise Spil Dağı’nın kuzey yamacını izleyerek İl topraklarına girer ve Dumanlıdağ ile güneyindeki Yamanlar Dağı arasında sıkışarak Menemen Boğazını oluşturur. Bu boğazın batısında da geniş bir kıyı ovası olan Menemen Ovası yer alır.
Topoğrafik özelliği düzensiz duyarlı olmayan bir çanakla çökelmiştir. Formasyonun bol metamorfik kırıntılı kum taşları, metamorfik kaynak alanını belirler. Bunların içinde az da olsa kömürleşmiş bitki kalıntılarının beslenmesinin karadan olduğunu belirler. Çizgisel sınırla şeylerin üzerine gelen çakıl taşlarının oygu-dolgu yapıları kuvvetli akıntılarının olduğunu gösterir. Filiş istifi içinde türbidit sıralanımları oldukça yaygındır. Bunlar alt seviyelerde bol biyoherm döküntülü kireç taşı mercekleri, daha üstte farominifer kalıntıları kapsar. Oturma ve kayma yapıları gözlenebilir. Olsstosrromolfasiyesler içerdikleri değişik bloklar ve geometrileri ile derin deniz kanyonlarındaki kanal dolgularına benzerlerse de bunların birçok kesimindeki yığışmaları ve tütbitilere geçişli oluşları taşınmasa da bulantı akıntılarının etkili olduğunu düşündürürü.

Kentsel Nüfus Değişimi: Kemalpaşa Nüfusu 1970’lerden sonra bir artış sürecine girmiştir. Bu artışta sanayinin rolü büyüktür. 1990’larda ise ikinci konut ve rekreasyonel etkinlikler Kemalpaşa nüfusuna yeni bir boyut ve hareketlilik kazandırmaya başlamıştır. İzmir-Ankara Karayolu üzerinde yoğunlaşan sanayi ve nüfusun dışında Kemalpaşa-Torbalı aksında ve bazı köylerde turizm ile ilgili kullanımlar artmaya başlamıştır. Kemalpaşa’da nüfus potansiyelinin sanayi ile artmasının yanı sıra nüfusun dağılışında da değişmeler görülmüş, bazı köyler alansal olarak büyürken bazıları küçülmüştür. İzmir-Ankara ve İzmir Kemalpaşa yolu üzerindeki köylerin büyüdüğü, dağ ve dağ eteği düzlüklerinde sınırlı tarım arazilerine sahip yoldan uzak köylerin ise nüfus kaybettiği ya da en azından göç almadığı dikkat çekmektedir. Kemalpaşa’da sanayinin köylere kayması kentsel nüfusun yanında kırsal nüfusun da artmasını sağlamıştır.

Kemalpaşa da Bizans döneminden kalma kale ve surları ile düzlükte bahçeler içinde bir Bizans sarayı yükselmektedir. Roma döneminden bu yana Nymphaion olarak anılan bu yerleşim bölgesi sonradan Nif ve günümüzde de Kemalpaşa olarak anılmaktadır. Nymphaion kelimesinin kökeninin Luwi kökenli olduğu tahmin edilmekle beraber Helenistik dönemde ‘’Nympha’’ dan türetildiği açıktır. Nympheler mitolojide sularla ilgili bir çeşit tanrıça olarak geçerler. Suların ve ağaçların bol bulunmasından dolayı buraya su perilerine adanmış tapınak anlamına gelen Nymphaion denilmiştir. Burada Akadlar, Hititler, Helenler, Lidyalılar, Persler, Romalılar, Bizanslılar ve Türkler hüküm sürmüştür. Kemalpaşa tarihi geçmişi M.Ö 13.yy.’la dayanmaktadır. İlçe yakınlarındaki Karabel geçidinde M.Ö 13.yy’a ait Hititlerden kalma iki savaşçı kabartması bulunmaktadır.
Ulucak Höyük, İzmir ve Kemalpaşa ovaları arasındaki Belkahve eşiğinin doğusunda yer almaktadır Bornova- Ankara karayolunun 15.kilometresinde, anayoldan 150 m.içeridedir. Höyük, 125x 125x8m.boyutlarında, deniz seviyesinden 220.86m yüksekliktedir. Günümüzde höyüğün batı ve güneyinde Gediz Nehri’nin bir kolu olan Nif Çayı akmaktadır. Ulucak Höyüğü’nün hemen güneyinde Nif Dağı, kuzeyinde Spil Dağı yükselmektedir. Mimari özellikleri ve küçük buluntuları ile kültür tarihinin aydınlatılmasına katkıda bulunan en eski yerleşimlerden birisi olan Ulucak Höyük, ilk olarak 1960 yılında İngiliz Araştırmacı Davıd French tarafından tespit edilmiştir. İlk kez 1995 yılında İzmir Arkeoloji Müzesi başkanlığında, Ege Üniversitesi- Arkeoloji Bölümü Öğr. Üyesi Prof.Dr. Altan ÇİLİNGİROĞLU’nun bilimsel danışmanlığında başlatılan kazılar halen devam etmektedir. Höyük ve Mezarlık olmak üzere iki alanda çalışma gerçekleştirilmiştir. Yürütülen kazı çalışmaları ışığında en eski yerleşim günümüzden 8000 yıl öncesine tarihlenmektedir. Geç Neolitik, Erken Tunç Çağ, Orta ve Geç Tunç Çağ ve Geç Roma-Erken Bizans olmak üzere dört kültür katı ve bu kültürlere ait mimari katlar tespit edilmiştir. Geç Neolitik Dönem adı verilen dönemde yoğun olarak yerleşilmiş ve düzenli plan veren köy yerleşimine ait mekânlar, işlikler açığa çıkartılmıştır. Yerleşim ani bir yangınla terk edildiği için o günkü yaşamı olduğu gibi yansıtan buluntular yapıların içinde ele geçmiştir. Pişmiş toprak; kemik ve taş eserler açısından oldukça zengin buluntular gün ışığına çıkartılmıştır.

Karabel’deki bu anıt bazı bilim adamlarınca Hititlerin Batı Anadoludaki egemenliğinin bir kanıtıdır. Nitekim Hitit kralı IV. Tuthaliya’nın, Lydia’yaya da o zamanki adıyla Assuwa bölgesine karşı birkaç sefer düzenlendiğini biliyoruz. Bu düşünceler kabartmanın IV.Tuthaliya ait olduğu da ileri sürülmüştür ve yaklaşık olarak M.Ö 1200 yıllarında yapılmıştır. Karabel anıtı geçidin batısında düzgün bir kaya üzerine oyulmuş bir niş içerisinde sağ ayağını ileriye uzatmış bir durumda , tipik hitit giyisileri içinde canlandırılmış bir erkek figürü alçak kabartma tekniğinde işlenmiştir. Sağ omzunda bir yay , sol elinde ucu yere bakan bir kılıç vardır. Yüksekliği yaklaşık 2.5 m eni ise 1.5 m olan kabartmada hiyeroglif yazıyla yazılmış bir yazıt varsa da aşınmış olduğu için kabartmanın kesin olarak hangi kral tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir.
4
5
1